Güncel
11 Kas 2020 08:00 Son Güncelleme: 11 Kas 2020 08:09

Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası tepki yürüyüşü! Dikkat çeken isimlerle yapıldı

Cumhurbaşkanlığı seçim süreci ve sonrasında yaşananlara tepki amacıyla sosyal medyada örgütlenenlerin düzenlediği tepki yürüyüşüne dikkat çekici isimler de katıldı.

Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası tepki yürüyüşü! Dikkat çeken isimlerle yapıldı

Cumhurbaşkanlığı seçim süreci ve sonrasında yaşananlar için sosyal medya üzerinden örgütlenenler Lefkoşa'da tepki yürüyüşü gerçekleştirdi. "Demokrasi ve İrade Yürüyüşü" adı verilen buluşmada dikkat çeken isimler de vardı. 

Akşam saatlerinde Lefkoşa'daki yürüyüş sonrası İnönü Meydanı'ndaki buluşmada seçimi kaybeden eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da eşi Meral Akıncı ile ön saftaydı. Geçtiğimiz gün safra kesesi ameliyatı geçiren Akıncı ile birlikte CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, LTB Başkanı Mehmet Harmancı, CTP ve TDP milletvekilleri yürüyüşte yer aldı. 

Sosyal medya üzerinden örgütlenen Demokrasi ve İrade Platformu’nun düzenlediği yürüyüşte Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve sonrasında yaşananlar protesto edildi. Yürüyüşte “Eylemciler Birlik Mücadele Dayanışma”, “Biat değil özgürlük”, “Müdahale değil irade”, “Herkes için demokrasi”, “Kıbrıs’ta Son Söz Kıbrıslılarındır” döviz ve pankartları açılarak sloganlar atıldı. 

ÜLKENİN KORKUYA GÖMÜLMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ

Platform adına açıklamayı Gülşen Erçin ve Orhan Erönen yaptı. Açıklamada, “Her şeye rağmen üretmeye, ürettikçe var olmaya devam edeceğiz. Bu ülkenin korkuya gömülmesine izin vermeyeceğiz” denildi.

Açıklamada, “Kıbrıs Türk toplumunun iradesinin görmezden gelindiği, onurunun yerle bir edildiği, demokrasisine belirgin şekilde müdahale edildiği” savunuldu. Nereden gelirse gelsin Kıbrıs Türk halkının hiçbir müdahaleyi hoş görmediği, kabul etmediği ifade edildi.

“Bu ülke farklı görüşte insanların birbirine hoşgörüyle baktığı, vicdanların ve akılların susturulamadığı bir ülke oldu, bundan sonra da böyle olmaya devam edecektir” denilen açıklamada,  “Öz kaynaklarımıza her ne pahasına olursa olsun sahip çıkacağız. Her şeye rağmen üretmeye, ürettikçe var olmaya devam edeceğiz” ifadelerine yer verildi.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NE DÜŞMAN DEĞİLİZ

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve hemen sonrasında yaşananların Kıbrıs Türk siyasi tarihine demokrasi ayıbı, kara leke olarak geçtiğinin belirtildiği açıklamada “Biz Türkiye Cumhuriyeti'ne düşman değiliz, Türkiye halklarına düşmanlık değil, kardeşlik duyguları besliyoruz. Sesimiz ve vicdanımız dünyanın neresinde olursa olsun iradesine müdahale edilen, korkutulan ve sindirilen tüm halkların yanındayız” denildi, Kıbrıs'ın Ankara’dan yönetilemeyeceği söylendi.

Açıklamaya şöyle devam edildi: 

“Biz varız. Buradayız. Biz çağdaş, laik, kendi ayakları üzerinde durabilen ve durma yeterliliğine sahip bir toplumuz. Toplumsal barış ve ilkesel birliktelik bu topraklarda bizler için demokrasimiz kadar önemlidir. Bu topraklarda kadın ve erkeğin eşit olduğu, tüm farklılıklara ve çevreye saygı duyulduğu, barış kültürünün hakim olduğu bir anlayışı var edeceğiz! Bunlar var oldukça biz de var olacağız! Kıbrıslı Türklerin uluslararası hukuk içerisinde yer alacakları daha yaşanası ve onurlu bir gelecek için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bizleri uluslararası hukukun dışına itecek her şeyi şimdiden reddediyoruz!

Demokrasi ve İrade Platformu olarak bugün bu mitingin organizasyonu bir kıvılcımdır. İrademizden doğan bu kıvılcımı toplumun tüm kesimleri ile birlikte örgütleyerek katılımcılıkla ve kolektif bir ruhla daha da büyüteceğiz. Bu ülkenin korkuya gömülmesine müsaade etmeyeceğiz, gölgelerin, karanlıklarda dolaşmasına izin vermeyeceğiz.”

Anayasanın geçici onuncu maddesinin daha özgürlükçü, daha eşitlikçi, daha katılımcı bir anayasa ile değiştirilmesi gerektiğinin de savulduğu açıklamada, başkanlık sistemi adı altında ülkenin başına kayyum atanmasına, çok sesliliğin ve demokratik süreçlerin yok edilmesine asla izin verilmeyeceği belirtildi.