Güney Kıbrıs
20 Oca 2020 17:32 Son Güncelleme: 20 Oca 2020 17:44

Güney Kıbrıs'tan Türkiye'ye küstah suçlama!

Güney Kıbrıs, Doğu Akdeniz'deki doğal gaz sondaj faaliyetleri nedeniyle Türkiye'yi uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayan bir 'korsan devlet' olarak niteledi.

Güney Kıbrıs'tan Türkiye'ye küstah suçlama!

Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanlığı'ndan pazar günü yapılan açıklamada, Doğu Akdeniz'deki ülkeler arasında ortaya çıkan enerji temelli ortaklıklar karşısında Türkiye'nin tek başına hareket ederek 'uluslararası yasa dışılık yolunu' seçtiği ifade edildi.

 Açıklamada, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin (AB) yasa dışı faaliyetlerini durdurma çağrısını “kışkırtıcı bir şekilde göz ardı ettiği' belirtildi.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in ofisinden cumartesi günü yapılan yazılı açıklamada, AB'nin Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetleri karşıtı önceki konumunu sürdürdüğü belirtilmişti.

Dışişleri Bakanlığı: 'AB çifte standartlı politikalarını sona erdirmelidir'

Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, pazar günü konuya ilişkin soruya verdiği yazılı yanıtta, AB'nin, Türkiye'nin ve Kıbrıs Türkleri'nin Doğu Akdeniz'deki haklarının gasbedilmesine 2003'ten beri sessiz kaldığını ifade etti.

Aksoy, açıklamasında "AB, öncelikle Birlik dayanışması kisvesiyle bu gerçeklikten uzak, ön yargılı, çifte standartlı politikalarını sona erdirmelidir" ifadesini kullandı.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Ada'nın ortak sahibi olarak Kıbrıs Türklerinin de en az Kıbrıs Rumları kadar hakkı olduğunu vurgulayarak, bölgede petrol ve doğal gaz bulunması halinde iki tarafın da geliri paylaşacağını söyledi.

Doğu Akdeniz'de ne kadar doğal gaz rezervi var?

Yavuz sondaj gemisinin, cuma günü KKTC hükümetinin 2011'de Türkiye Petrollerine verdiği ruhsatlar çerçevesinde, üçüncü sondaj faaliyetini gerçekleştirmek üzere Ada'nın güneyindeki "G" ruhsat sahasına intikal ettiğini belirten Aksoy, bu çerçevede Kıbrıs Türk makamlarının hidrokarbon kaynakları ve gelirlerinin hakça paylaşımına yönelik 13 Temmuz 2019'da yaptığı önerinin hala geçerli ve çözüm için önemli bir fırsat olduğunu ifade etti.