Politika
25 Eki 2020 23:36 Son Güncelleme: 26 Eki 2020 06:20

Tatar: Enosis fikri ve zikri hâlâ devam ediyor!

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs adasında müzakere sürecinde alternatif çözüm modellerinin masaya getirilmesi gerektiğini söyledi ve eklidi: "Eski Enosis fikri ve zihni hala devam etmektedir. Ben, bu tehlikeye imza atmam. Ben her zaman Kuzey'deki Türk halkının kendini yönetmesini, geleceğini tayin etme hakkından vazgeçmemesini savunuyorum"

Tatar: Enosis fikri ve zikri hâlâ devam ediyor!

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Enosis fikrinin devam ettiğinin belirterek, Kıbrıs Adası'ndaki çözüm için alternatif çözümlerin masa getirilmesi gerektiğini söyledi. 

Cumhurbaşkanı, müzakere sürecine yönelik açıklamalarda bulundu. Tatar "Artık alternatif çözüm modellerinin masaya getirilmesi lazım. Egemen eşitlik temelinde, yan yana yaşayan iki devlet ve o devletlerin iş birliğini daha fazla müzakere masasına getirmek için mücadele vereceğim" dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, çözüme dair tespitini yaparken de Enosis tehlikesinden söz etti: 

"Kıbrıs meselesi için 1974'ten hemen sonra federal bir yapıyla çözülme ihtimali bulunuyordu. Ama olmadı çünkü Rumlar, Türkleri hiçbir zaman eşit görmedi. 'Biz daha çoğuz, güçlüyüz dolayısıyla biz her yerde olacağız, Kıbrıs'ın tümüne sahip çıkacağız' dediler. Eski Enosis fikri ve zihni hala devam etmektedir. Ben, bu tehlikeye imza atmam. Ben her zaman Kuzey'deki Türk halkının kendini yönetmesini, geleceğini tayin etme hakkından vazgeçmemesini savunuyorum" 

Müzakere süreçlerine ilişkin Tatar, Türk tarafının her türlü iyi niyetine rağmen Rum tarafının tutumunun belli olduğuna dikkati çekerek "Artık alternatif çözüm modellerinin masaya getirilmesi lazım. Egemen eşitlik temelinde, yan yana yaşayan iki devlet ve o devletlerin iş birliğini daha fazla müzakere masasına getirmek için mücadele vereceğim." dedi.

Tatar, esasen iki devletli çözümün mevcut durumu yansıttığını belirterek şunları kaydetti:

"Bu yapıyı isteseler de değiştiremezler. Hiçbir güç de bu yapının değişmesine imkan vermez. Türkiye Cumhuriyeti, bizim ana vatanımızdır. Onun garantörlüğünde bu günlere geldik. Bu saatten sonra özellikle Doğu Akdeniz'de, bu zenginliklerin olduğunu ve bu süreçte uluslararası aktörlerin de pozisyon alma mücadelesini görüyoruz. Hiç burayla alakalı olmayan milletler, buralarda üs almaya, buralarda parselleri paylaştırmaya çalışıyor, Rum-Yunan ikilisiyle çeşitli oyunlara giriyor. Kıbrıs Cumhuriyeti anlaşmalarıyla iki eşit halk olduğu ifade edilmiş, Anayasa'mızda yazıyor. Dolayısıyla biz, Doğu Akdeniz'deki gelişmelerin de bu kadar önemli olduğu bir noktada asla taviz vermemeliyiz."

ANLAŞMALARDA KIBRIS TÜRKLERİNİN DE ONAYI LAZIM

Hidrokarbon kaynaklarıyla ilgili de Tatar, Türkiye'yle bu konuda tam bir iş birliği içinde olduklarını ifade etti. KKTC'nin Türkiye'yle uluslararası hukuk uyarınca anlaşmaları bulunduğunu kaydeden Tatar, "Türkiye'yle iş birliği içerisinde bu zenginliklerin araştırılması ve bizim payımızı almamız en güvenilir yoldur." değerlendirmesinde bulundu.

Rum tarafının hidrokarbon kaynaklarını Türk tarafıyla paylaşmadığına ve görüşme girişimi içinde olmadığına dikkati çeken Tatar, Kıbrıs Türklerinin önerilerine de olumsuz yanıt verdiğini anımsattı. Tatar, "Uluslararası hukuk uyarınca, Rum tarafının imzaladığı anlaşmalarda Kıbrıs Türklerinin de onayı lazımdır. Bu hukuksuzluktur." ifadesini kullandı.

ÇALIŞMA EKİBİ BELLİ

Cumhurbaşkanı Tatar, ekibinde görev alacak isimlerin de belli olduğunu, bu çerçevede deneyim ve tecrübeye önem verdiklerini söyledi. Aynı zamanda yeni isimlere de yer verileceğini belirten Tatar, yeni kuşakların yetiştirilmesine katkı sağlanacağını kaydetti. KKTC'nin tanıtılması için Kıbrıs gerçeğinin kabul edilmesi gerektiğine işaret eden Tatar, şöyle konuştu:

"Kıbrıs'ta iki ayrı halk, iki ayrı devlet vardır. Bütün dünyaya bunları anlatmaya devam ediyoruz. Dünya, bunun farkında, çoğu ülke bu gerçeği biliyor. Kıbrıs'ta 100'den fazla ülkeden gelen öğrenci vardır. KKTC, çok daha fazla ülkeyle ticaret yapıyor. Kültürel etkinlikler de sürüyor. Diplomatik tanınma, eğer bugün olmuyorsa Birleşmiş Milletlerin engelliyle olmuyor, Kıbrıs Rumlarının vetosuyla olmuyor. Doğasına bıraksanız, çoğu ülke bizi zaten tanıyor ve tanıyacaktır diplomatik anlamda. Diplomatik tanınmayı sağlamak için temasları yoğun şekilde sürdürmekteyim. Ambargo, izolasyonlar, kısıtlamalar tabii ki bütün bunları aşabilmek gündemimizde olacaktır. Hala direkt uçuş olmaması insan haklarına aykırıdır."